Hoşgeldin =) Mutlu ya da mutsuz...Kafama estikçe yazdım ben...

Okuyup kendinden bir şeyler bulur musun bilmem!! İyi yazıyorum diye kendimi de övemem... İçimi döktüm, döküleni topladım bir daha döktüm belki. Tekerrür ettim kendimi, hırpaladım, yordum, yücelttim de bazen. Ben benim olanı ve olmayana özlemimi, kaybettiğimi ve kazandığımı, kızdığımı ve sevdiğimi, dengesizliklerimi ve özlemlerimi yazdım buraya. Ortaya çıkanı seversen ne mutlu bana!

2 Eylül 2011 Cuma

It's the final countdown...(böyle duygusal yazıp niye bu başlığı koydum ben de bilmiyorum)

Evet ya bitiyor ama hiç bitiyor gibi değil… Bazıları yeni başlıyor her şey diyor… Hiçbir şey başlayacak gibi de değil… Son günüm 27 mayıs…Doğum günüm yine işkencenin tam göbeğinde…Gelebilen herkes gelsin işkencenin göbeğinde dans edelim…Sanki cidden herşey bitiyomuş gibi…Günlerimi geçirmek istemediğim yerde yıllarımı geçirdikten sonra, yıllarımı geçirmek istediğim yerde sadece günlerim var artık…İnsan değişiyor…Fikirler de değişiyor… Beden alışıyor havasına, suyuna… Göz alışıyor kuraklığına, cümbüşüne…Ruh alışıyor insanların farklılıklarına…Gördüğümden fazlasını görmeye mı gidiyorum burdan öteye? Yoksa gördüklerimi özlemeye mi gidiyorum gurbet dediğimiz yerlere? Ah evet burası da gurbetti bir zamanlar…O zamanlar çabuk geçti; gurbete ev demeyi mi öğrendim ne? Ev demek…Diyebilmek varmış gelmek istemediğim bu yerin sonunda…İnsanoğlu neden birgün gideceğini bile bile olmak istemediği bi yere alışır…Son günlerimde bütün okul hayatımda yaptığım ödev ve projeden bile fazla yapmam gerekenler…Yorgunluk çöktü üzerime ki bu yüzdendir 50 yaşında hissediyorum kendimi…Burda geçen yıllar değil burda geçen son 1 yıl beni yaşlandıran…Kendimce doydum her şeye daha ne kadar ileri gidebilirim diyorum açıkcası… Çok fazla geride bırakmak istediğim anı ve insan var burda ama çok da fazla özleyecek insanım var…Biliyorlar kendilerini…Annenin babanın yakıştırdıkları isimlerle belirtmeyeceğim o kişileri…Ruhlarını seviyorum onların isimlerini değil…Varlıkları güç veriyor…Uzak veya yakın, cisimleri değil… Uzaklık yine de korkutuyor ama insanı…Arkana yüz kere bin kere de baksan kafana kazıyamıyosun o yüzleri…Uzaktan varlıklar, tutmuyor bazen kafa yaslayıp ağlayacağın omuzların yerini… Yalnızlık var gidişlerin sonunda yada her şeyi gittiğin yerde yeni baştan kurmak… Zor mudur? Tartışılır… Sevdiklerimin yanında sevmediklerimi de bırakıyorum…Mutlu mu olmalıyım bundan hiç bilmiyorum… Tek duyduğun neşe, sevinç ve sevgi olsa içinde, hayatın ne kadarı hayat olurdu? Sevmemek de var hamurunda insanın…Gariptir, sevmediğimi de bırakıp gidesim yok…Sevmeyenler de bazen birden en yakınına, canına dönüşüyor ya insanın, bir kere yaşadım ya bunu, belki sevmediğim herkes için bunu bekliyorum… Birgün olur diye…Evet dilimin kemiği yok…Kabul…Evet garip bi sinirim var…Evet çevremdeki çoğu kişi bunlardan belki fazlasıyla nasibini aldı, işte bu yüzden yazdım bu blogu …Herkesten gitmeden özür diliyorum… Bu blogu yazdım çünkü giderken “şuna bak bastı gitti bi hoşça kal bile demedi” denmesin arkamdan, istemiyorum. Hiçkimseyi arkamda bırakmak istemeden gittiğim bilinsin…Teknolojiyi kullanarak herkesin ulaşmak istedikçe herkese ulaşabilceği bi gerçek…Kopmak istemeyen kim varsa gittikten sonra görülecek… Beni seven veya sevmeyen, ömrümün belli bir kısmında var olan herkese, hayatıma siyahıyla beyazıyla, pembesiyle mavisiyle renk katan hepiniz değerli olduğunuz için benimlesiniz, gittiğim uzaklık ne olursa olsun hep benimle birliktesiniz… UNUTMAMANIZI DİLERİM…
21/04/2010
N.U.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder