Hoşgeldin =) Mutlu ya da mutsuz...Kafama estikçe yazdım ben...

Okuyup kendinden bir şeyler bulur musun bilmem!! İyi yazıyorum diye kendimi de övemem... İçimi döktüm, döküleni topladım bir daha döktüm belki. Tekerrür ettim kendimi, hırpaladım, yordum, yücelttim de bazen. Ben benim olanı ve olmayana özlemimi, kaybettiğimi ve kazandığımı, kızdığımı ve sevdiğimi, dengesizliklerimi ve özlemlerimi yazdım buraya. Ortaya çıkanı seversen ne mutlu bana!

20 Kasım 2012 Salı

TUTTUM NEFESİMİ


Tuttum nefesimi… O gün, o çok sevdiğim, seninle günlerimi geçirdiğim, her bir yerinde izin olan evin mutfağında tuttum… Sensiz kalmaya 5 kala, sen bağırırken ben içimden çığlıklar atıp sana susarken tuttum nefesimi.

Biliyordum bir daha nefes alamayacaktım. Biliyordum alsam da zaten yetemeyecekti o nefesler bana sensiz, o yüzden tuttum nefesimi. Sen benim yerime de nefes al diledim, sen benim yerime de yaşa. En azından bu aşkın bir şahidi yaşasın, bu aşk da onunla beraber yaşasın, hayat sürsün bir yerlerde diye tuttum nefesimi.
Benden başka bir ben daha vardı ki sensizliği kabul edemeyen, ona teslim ettim ben kendimi. Onunla yaşadım aşkı hep seni düşünerek, geçmişteki o güzel diyebileceğim sayılı günlerde yaşadım aşkı. Ve hep sen vardın her zerremde kesip atamadım kalbimi göğsümden. Kendimi yok edemedim. İstemedim, denemedim değil; sadece ilk kez bir şeye gücüm yetmedi belki de… Ya da beceremedim diyelim.

Başkasının olduğunu gördüğüm gün gözlerimle, o gözler benim olmasın, o senin için atan kalbe sinyaller göndermesin istedim. Aklımda inanmayı reddeden bir lob var işte o beni ayakta tuttu en çok nefes almaya ihtiyacım olduğu zamanlarda. Bırakmadım nefesimi, son nefesimdi o tutmam lazımdı. Ölürken verecektim nasıl olsa son kez, sensiz… O zamana kadar alırsam o nefesler yakardı benim ciğerlerimi…

Sensiz olduğuma inanmıştım da başkasının olmana inanmak o kadar zordu ki aklım gördüğüm gerçeklere direndi kıyasıya. Bir gün aklımı kaçırdım, onca sene beraber yaşadığım başka bir şeyi daha kaybettim. İyi ki de kaybetmişim bu gerçekle yaşamam öyle zordu ki yine aklım doğru kararı verdi ve beni terk etti. Aynı sen gibi… Seninki de sana göre doğru karardı belki. Ben de istedim senin gibi hayatıma devam etmeyi ve reddettim duygularımı herkese karşı. Sadece çok iyi tanıyanlar anladı gözlerimden var olan aşkın gerçekliğini. Sadece yakınımdakiler gördü kalbimin gözlerime yansıttığı akamayan gözyaşlarını…

4 sene sonra bir Kasım ayında bıraktım nefesimi… Senden sonra suni nefesler almaya çabalarken birden derin derin çektim içime senin hiç var olmadığını düşündüğüm sevgini. Yaşama sebebime kavuşmanın sevinciyle derin derin nefesler alıyorum. Seni çekiyorum içime, senin şehrinde bu sefer gökyüzüne bakıp aynı gökyüzü altında olduğumuza şükretmeye gerek duymadan. Tam da yanımdayken… Kokunu çekiyorum kanlı, canlı, her şeyinle yanımdayken. İşte tam da şu an yine o inanmayı reddeden aklımın azizliğine uğruyorum. Merak ediyorum hem de çok. Ben şizofren miyim? Yoksa sen gerçek misin? Gerçekten elimi mi tutuyorsun? Öpen sen misin beni yoksa yine hayalin mi? Yanılsamalarımdan biri olman mümkün mü? Bunca zaman iteleye kakalaya kalbimin küçük bir odasına küçük bir çocuk gibi zorla sığdırıp kilitlediğim o büyük aşkı, varlığına inanıp salıvermeli miyim? Salıverirsem bize düşman olup zarar verir mi? Özgürlüğü bunca zaman sonra eline geçirirse beni de ele geçirir mi? Başıboş kalıp çıldırır mı? Kafamda böyle çılgın sorularla yine de mutlu uyuyorum geceleri… Gün içinde sesini duymanın, seni görebilmenin mutluluğuyla… Unutmuşum mutluluğu… Döndün mutluluğum, iyi ki döndün, iyi ki varsın, iyi ki ilk gördüğüm saniye sevdim ben seni. Sevdiğimi bütün dünyaya duyuracağım günü sabırla bekliyorum. Arkamdasın biliyorum, sana yaslanmak çok güzel… Seni hep sevdim bunu bilmeyen bir sen vardın… Artık biliyorsun…

N.U.
19/11/2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder