Hoşgeldin =) Mutlu ya da mutsuz...Kafama estikçe yazdım ben...

Okuyup kendinden bir şeyler bulur musun bilmem!! İyi yazıyorum diye kendimi de övemem... İçimi döktüm, döküleni topladım bir daha döktüm belki. Tekerrür ettim kendimi, hırpaladım, yordum, yücelttim de bazen. Ben benim olanı ve olmayana özlemimi, kaybettiğimi ve kazandığımı, kızdığımı ve sevdiğimi, dengesizliklerimi ve özlemlerimi yazdım buraya. Ortaya çıkanı seversen ne mutlu bana!

21 Mart 2020 Cumartesi

Gecmis

Bir baktim da bu aksam, gecen sene cocuklugumla ilgili daha cok sey hatirliyorum... Korktum kendimce ve yazmaya karar verdim aklimdaki gecmisimi. Bir sene sonra daha fazlasini unutacagimdan, zamanla cocuk oldugumu hatirlayamayacagimdan korktum...

Kendimi bildigimden beri hatirladigim ilk anim kardesimin alti acildiginda, annemin onu yatirdigi kendi yatagindan firlayip, pipisi disarda, bezsiz bir sekilde ve ustunde buyuse de giyer umuduyla alinmis fanilasiyla; koyu kahverengi, ustu kucuk dortgen desenli, eski tip halifleks kapli evde kosturmasiydi.

İki katli o cati kati dairede ilk katin holundeki kilere girip, kilerin kucuk camindan disariya baktigimizi, annemin ceza olarak bizi kilitledigi kucuk tuvalette, karanlikta, sabun ve suyla duvarlari yikadigimizi, ust kattaki en dip soguk odadaki komurlugun o goruntusunu, kardesimi kanepenin altina saklayip ustune oturup Rocky Balboa seyreden kucuk dayimi, o dayim evden gitmesin diye salonun terasa acilan yuksek camindan ayakkabilarini attigimizi, evin dis kapisi calinca geleni gorebildigimiz arka odanin camina kostugumuzu, cocukluk arkadasimla bir gece boyu Barbue oynayip zamanin nasil gectigini anlamadan sabahi ettigimizi, arkadaslariyla toplanip okey oynayan anne babamizin oyun masasinin altina girip cocukluk arkadaslarimizla saklanbac oynadigimizi, yaz yagmurunda buyuk terasta ciplak ayak kostugumuzu, dedemin öldüğünü annemin bize soylemesini, kardesimle birbirimizin yatagina kulotsuz oturdugumuz icin ettigimiz kavgalari, sinifimizin en basarili ogrencisinin geceleri deli gibi ders calisirken evin karsisindan perdeye vuran golgesini, okul servisi beklerken yan komsumuzun liseye giden kizina giptayla baktigimi, ev sahibimizin evinde Turk filmlerindeki gibi bir icki servisi arabasinin oldugunu, kardesime su diye yutturup Cin icirdigimi, catimizin damladigini, hemen caprazimizda oturan en yakin arkadasimin evine gidip kaldigimi, bana mini etek yasakken onun annesine “bugun bu etegin daha kisasini alacagiz degil mi anne?” diye sorusunu, annesi bizi okula gotururken bana bacaklarimi on koltuklara dayayarak kendimi kaza aninda nasil koruyacagimi anlattigini, kardesimin sunnetinden sonra cirilciplak yatakta sirt ustu yattigini hatirliyorum.

Sonra tasindik oradan, sehrin diger tarafinda, muhafazakar bir ailenin dairesine. Tek katli ve ara katti. Annemin hep diledigi gibi. Babam gitmisti coktan. Biz annem ve kardesimle yalniz kalmistik. İlk gittigimizde zillerin uzerinde yazan “Yedek” yazilarini ev sahiplerinin yedek daireleri sanmistim. Soyadlari oldugunu cozmem biraz zaman almisti. Babamin arabasinin arkasi sucuk, peynir ve lokumla dopdolu gelislerini hatirliyorum ve sonra kavga kiyamet gidislerini, her geldiginde bir temiz dayak yerdik her birimiz, gelmesin ister olmustuk. Okula yakindi, yuruyerek gidip gelmeye baslamistim okula. Bir gun okuldan donerken hep ciktigim ara merdivenlerde bir adamin isedigini ve cinsel organini gordugumu ve kactigimi hatirliyorum, yolumu uzatip eve gec gitmistim, ailelerimiz su vermeyince 1 km otedeki cesmeye yuruyup su savasi yapmak icin su tasidigimizi, misafirlige gelen Cuneyt isimli cocugun kayboldugunu ve onu Cüneyit lan it diye bagirarak mahallede aradigimizi, annemin babamin yanina gittigimiz bir keresinde merdivende terliginin topugunu kirip dustugunu, basamaga cokup hungur hungur agladigini, hava kararinca mahalledekilerle saklanbac oynadigimizi, ilk kez babamin yanina gitmek icin ucaga tek basima binisimi, babamin bir gelisinde kavga ettigimizde evden kacisimi ve yan binanin komurlugune saklanip onlar beni ararken onlari izleyisimi, bir kac blok otemizde oturan yakisikli, basketbolcu cocugu, ilk regl olusumu ve korkudan kulodumu attigimi, kuzenimin ilk regl kanini bana gosterisini ve annemin ona attigi tokadi, suslu alt komsumuzun aksamlari saclarimi bigudiye sarisini, okulda ilk graffiti yaptigimiz duvarda o zaman nickname olarak MIRC’de kullandigim Foxy Zed’ in ne guzel gorundugunu dusundugumu, en yakin arkadaslarimla okulun demirliklerine tutunup sacma sapan poz verdigimizi, kendi amator dekorasyon dergimizi yaptigimizi, siniftan bir kizin Almanya’ya gidip geldikten sonra surekli tesekkurler yerine Alman aksaniyla danke demesini, sinifta bana opucuk atan Arda’yi, Kimya sevmedigim icin bana calisma kagidi vermeyen tikli Kimya ogretmenimi, asi olacagimiz bir gun bayilip kendimi ayaklarim tepeye dikili ogretmenler odasinda bulusumu, baska bir gun asi oldugumuzu ogrenip cantami camdan atip, ogretmenden kantine gitmek icin izin alip okuldan kactigimi, okul kantininde yedigim dunyanin en guzel salamli sandvicini, İstanbul Pastanesinin bir donem yaptigi o guzel soguk sandvicin tadini, sehrin en islek caddesinde gezerken surekli tanidikla karsilasmalarimizi, kuzenimle yaptigimiz Sebnem Ferah-Sil bastan duetlerini cep telefonuna kaydetmelerimizi, kendi alfabemi olusturup gunlugumu annem okumasin diye onunla yazdigimi, ilk kez sigara icisimi, zula adini verdigimiz sigara sakladigimiz Fener’deki o kuytu kose yeri, okulun katildigim tek dondurma gununde giydigim o sacma sapan seyleri, ilk kez kuzenim ve en yakin arkadasimda babamla bulusmak uzere geldigim İstanbul’da İstiklal Caddesinde okuldan arkadasimizla karsilastigimizi, dayimin evinde babami beklerken sacma sapan fotograflar cektigimizi, ilk sevgilimi, onun bana asik kuzeniyle benim icin kavga edisini, babamin onu ogrenince telefonumu kirip beni dovdugunu, yanindan kovdugunu, saclarimi kazimasi icin kuafore gittigimi ama kazimayip erkek gibi kesen kuaforden pisman pisman cikisimi, hic mini etegim olmadigi icin arkadasimdan aldigim mini etekle, adet duzensizligime baktirmak icin gittigimiz Ankara’da sevgilimle ilk bulusmami, ilk opucugumu, yumurtaligimda kist oldugunu ogrenince annemin fenalasmasini, doktorun bana hastaligin ilerleyince gelebilecegim hali anlatmak icin gosterdigi kitabin kapagindaki biri erkek biri kadin ikisi de erkek gorunumlu iki kisiyi, ilk kez ultrasona girisimde o vicik vicik jelden nasil tiksindigimi, agdasiz gittigim icin doktordan nasil utandigimi, ust kat komsumuzun oglunun asik oldugu cocukluk arkadasimla cikmaya baslamasini ve kavgalarindan sonra bizim kapimiza fotograflarini firlatmasini(simdi evliler 🙂), kardesimin hayalarina tekme attigimi, acidan terledigini, yine kardesimin yuzunu kirik porselen vazo parcasiyla kestigimi, dikis atildigini, kavga esnasinda beni itip arkamda daha once firlatip kirdigi kul tablasinin parcasina ciplak ayagimla bastigimi ve vucudumdaki tek dikis atilan yerimi o gun kazandigimi, kuzenimin yanimizda gun be gun buyumesini ve evdeki bebek guluslerini, deprem gununu, kamyonetin arkasinda butun kuzenler ustumuzde altimizda battaniyelerle yatisimizi, kuzenimle kavga etmis gibi davranip annemleri kandirisimizi, cocukluk arkadasimla dersaneden eve donerken ilk kez lahmacun yedigimizi, annemin yaptigi mukemmel kremali ve cikolata soslu pastalari, annemin tasikardiden oturu bayildigini, perde takarken dusup bacagina morun 50 tonunda curuk kazandirdigini ve nihayet universite sinavini, puan hesabimi, babamla iddialasmalarimi ve universiteye gidisimi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder