Hoşgeldin =) Mutlu ya da mutsuz...Kafama estikçe yazdım ben...

Okuyup kendinden bir şeyler bulur musun bilmem!! İyi yazıyorum diye kendimi de övemem... İçimi döktüm, döküleni topladım bir daha döktüm belki. Tekerrür ettim kendimi, hırpaladım, yordum, yücelttim de bazen. Ben benim olanı ve olmayana özlemimi, kaybettiğimi ve kazandığımı, kızdığımı ve sevdiğimi, dengesizliklerimi ve özlemlerimi yazdım buraya. Ortaya çıkanı seversen ne mutlu bana!

19 Ağustos 2018 Pazar

Anne...

Çok ama çok tuhaf bir şeymiş... Kendi vücudunda kendi kalbinden başka minicik bir kalbin daha atiyor olması inanilir şey değilmiş. Daha hiç görmediğin bir yüzü bu kadar sevebilmek ve hiç tanışmadığın, konuşmadığın, hiçbir şey paylaşmadığın bir insani böyle özleyebilmek de öyle.

Öyle tuhaf ki daha anne olmadan anne olduğunu hissetmek, içinde taşıdığın o varlığın senden bir parça ve sevdiğinden bir parça ile oluştuğunu bilmek... Hayatını bir başkasına endeksli yaşamanın aslinda mantıklı hiçbir yanı yokken bundan keyif almak hakikaten o kadar acayip ki insan kendine inanamıyor. Hele de özünde bencilsen, hayat felsefen oldum olası “önce ben” olduysa, inanır mısın böyle kendinden önce birini koyabileceğine hayatının baş ucuna? Ben inanmazdım yaşamamış, onu içimde kıpırdarken hissetmemiş, canımı bu kadar yakmasına rağmen onu tarifsiz bir şekilde sevmemiş olsaydım. İnandım, hayatım boyunca hiçbir şeye inanmadığım kadar inandım. Meğer onu bekliyormuşum karşılıksız, katıksız, tarifsiz sevebilmek için. Özlem benim içimde varmış da meğer haberim yokmuş varlığından.

Rüyalarımda  onu içimden çıkarıp, öpüp koklayıp sonra geri içime koyuyorum. Bazen benimle konuştuğunu duyuyorum. Bana benzediğinden emin olduğum o yarısıyla gurur duyuyorum ve diğer yarısı için seçtiğim adamın kalbinin iyiliğini gördükçe, bu seçimim için kendimle de... ne yapsa gurur duyacakmışım gibi daha şimdiden. Ne yapsa “Onu ben doğurdum” diye bağırmak gelecek sanki içimden. Geceleri beni uyutmayan o küçük tekmeler güçlendikçe, uyuyamadığım için üzülmek, hayıflanmak yerine “haydi oğlum daha güçlü” diye içimden tezahürat yapıyorum.

Başardım sonunda... Sevgimi diri tuttum, bencilliğimi çöpe attım, kötümserliğimi yendim ve mutlu olabildim. Her şeyi o minicik olmasına rağmen en değerlim olabilmiş varlığa ve onun bana gelmesine vesile olanlara borçluyum. Hayata da koca bir teşekkür borcum var sanırım...

Teşekkür ederim. Anneyim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder