Ne garip… Seni sevdim… Hâlbuki ben kimseyi sevmezdim. Ya da
belki seni sevdikten sonra anladım ki kimseyi sevmemiştim. Ya da ismi sevgi
değildi. Daha hafif bir kelime bulmalı daha önce hissedilen güzel duygulara,
daha ucuz ve daha aldatıcı… Ağzına bir parmak bal çalmaktı, fazlasına hiç sahip
olamamaktı onlar çünkü. Şimdi bir başka oluştu içimde sevgi, sanki diğer bütün
güzel duygulardan da vardı içinde azar azar. Sanki bir kokteyldi alabildiğine
sarhoşluğumu borçlu olduğum… Ne garip sevdim seni… İçimi yırtarcasına çıkıyor
bu sevgi şimdi. Sana doğru bir yol bulmak için her gün beni parçalarcasına sana
yol alıyor. Ne garip hangi yöne gideceğini bile bilmiyor. O kadar yoksun ki…
Yolunu bulamayan zavallı aşkım, ne onu yaratana geri dönebiliyor ne de alıcısına
gidebiliyor. Öylece karmaşık sokaklarımda kaybolmasını, öylece çürüyüp
gitmesini izliyorum ama niyeyse hiç ama hiç acımıyor içim. Çünkü içimde ondan o
kadar fazla var ki!
Aslında evet, çok var ama daha ne kadar daha üretebilirim
bilemiyorum. En büyük düşmanlarım… Yokluk da, açlık da, yalnızlık ya da
sensizken ona bensizlik de diyebiliriz, belki hepsi toplanmış, sonumu
hazırlıyorlar şimdi… Ama yok!! Hepsine inat!! Bu fabrikada üretim durmayacak,
senden başka müşteriye de bu aşk satılmayacak. Tek müşterim… Biliyorum
gelmeyeceksin! Biliyorum geleceğim desen de hiçbir zaman gelmeyeceksin. Batacağım,
onlar da biliyor ya zaten, iflasın eşiğindeyim. İnanır mısın bilmem ama sıfırı
tükettim. Nefes alacak gücüm bile kalmadı ama nedense makineler çalışır halde
takıldı kaldı. Durduramıyorum… Her geçen gün daha çok seviyorlar seni… Her
geçen gün daha çok sevmeye zorluyorlar beni. İnan zorla seviyorum seni.
Kalbimin zoruyla seviyorum. Durmaya hazır sanki senin için çarptığı gibi… Dur
desen durdurur bütün makineleri. Ana şalteri sana devrettiğimi unutmuşum tabi.
Kapatamıyorum. Bu cehennem gibi sesleri durduramıyorum. Sevgi sözcükleri
fısıldayan makineleri ana şaltere, o kalp denen lanet şeye bağladığımı da
unutmuşum. Ne kadar da aptalım zaten ne yapacaksın ki beni? Emrine verilen
bedeni bile kontrol edemeyen, o bedendeki beyinle senden başka hiçbir şey
düşünemeyen, gözle bile görülemeyen bir duygunun ne kadar büyük olduğunu iddia
eden, o bedende taşıdığı kör gözleriyle senden başkasını göremeyen ve o kalbini
seni sevmekten başka bir şeye kullanamayan beni? Napcaksın ki sen beni? Belki
sen de vardın aptallığımın farkına, ondan gittin değil mi? Haklısın ben de
olsam ben de giderdim… Hem napcaksın ki sen senin uğruna kendinden vazgeçecek
kadar seven beni? En iyisi boşver gitsin sen beni…
28 Ağustos 2010
N.U.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder