Hoşgeldin =) Mutlu ya da mutsuz...Kafama estikçe yazdım ben...

Okuyup kendinden bir şeyler bulur musun bilmem!! İyi yazıyorum diye kendimi de övemem... İçimi döktüm, döküleni topladım bir daha döktüm belki. Tekerrür ettim kendimi, hırpaladım, yordum, yücelttim de bazen. Ben benim olanı ve olmayana özlemimi, kaybettiğimi ve kazandığımı, kızdığımı ve sevdiğimi, dengesizliklerimi ve özlemlerimi yazdım buraya. Ortaya çıkanı seversen ne mutlu bana!

1 Ekim 2017 Pazar

Herkes kendine aittir...

Hiç ama hiç anlamıyorum... Kıskançlığı, aşırı sahiplenmeyi, sevdiğini kısıtlamayı...

Seni bırakıp başkasına bakacak insanı neden seversin ki zaten? Veya başkası ona baktığında gurur duymayacaksan neden berabersin ki onunla? Güzel özelliklerini sadece sen mi görüyorsun? Onun iyiliğini, güzelliğini bir kutuya saklayıp sadece kendine özel kılabileceğine gerçekten inanıyor musun? Sen tutuyorsan onun elini gerisinin önemi var mı? Ona "benim" dememelisin, ona "benimle birlikte" diyebilmelisin. Onun seçimi olmalı bu senin sahipliğin değil.

En önemlisi ne biliyor musun? O senden önce var olabildi, yaşadı ve kendini koruyabildi. Ailesinden aldığı bütün terbiye ve eğitim ona yetti, senin değiştirebilme kabiliyetin yok, ondaki değişim ancak ve ancak o değişmek isterse mümkün olabilir, bunu anlıyor musun? O isterse senin için değişmek, değişir. Seni hayatında tutmak için değişmesi gerektiğine karar verirse ancak değişebilir. Değişimin yan yana kalabilmek için tek çözüm olduğuna inanırsa değişir... Değişmezse kendisinin de mutsuz olacağına inanırsa değişir... Ancak ve ancak  kendi hayatında taşları yerine oturtabilecekse değişir...

İki insan birbirinin hayatında neden var olur hiç düşündün mü?

İki insan, farklı çevrelerde ve ailelerde büyüyüp yetişip, farklı karakterler edinip, başka bir insanla anlaşmaya neden razı olur sence? Onun yanında mutlu oluyorsan uyum sağlarsın. Onu olduğu gibi seversen ancak mutlu olur ve mutlu edersin. Peki ya iki kişi birbirini delicesine sever ve yine de mutlu olamazsa sorun nerededir? 

Sahiplenmeyi, kıskanmayı ve kısıtlamayı sevmek sanmayınca bir şeyler düzelecek. Başkaları ona bakar, başkaları onu benden çalar telaşına düşüp onun mutlu olup olmadığını sorgulamayı unutmaya başladığın gün artık yan yana olmanızın bir anlamı kalmamaya başlayacak. Çünkü iki kişi birbirini mutlu etmek için bir arada olur. Amaç tam da budur. 

Herkes bencildir aslında. Herkes kendi mutlu olduğu yeri seçmek ister. Sırf o mutlu olsun diye yanında durmazsın, sırf o mutlu olsun diye mutsuz olmaya razı olmazsın. Kıskandıkça tükenir bazı şeyler, onu sahiplendikçe o da kendini evdeki televizyondan, cep telefonundan ayırmaz olur. O senin malın olamaz hiçbir zaman. Sen dilediğin kadar inandır kendini, "o benim" de. Mutsuz olursa kalmaz. Mutlu olamazsa gider. O senin olmaz, kimse kimsenin olmaz.  

Herkes ana rahmine yalnız düşmüştür, herkes doğma çabasını yalnız verir, herkes ölüm döşeğini yalnız yaşar, ölürken kendi canını verir... Sen seninsin unutma, o da onun... Herkes kendine aittir bu hayatta...